Merkez bankası, rezerv bankası veya para otoritesi, bir ülke veya ülkeler grubunun para politikalarından sorumludur. Mutlak görevi para biriminin ve paraya olan talebin sürdürülmesidir. Kağıt para kullanan ülkeler, faiz hedefleri ve diğer otorite işlemleri için merkez bankasını kullanır.
Merkez bankaları başka bir ülkeye ait para birimini doğrudan veya dolaylı bir şekilde alarak kullanabilir. Merkez bankalarının bu işlevi Hong Kong ve Estonya başta olmak üzere çeşitli ülkelerde kullanılır. Merkez bankaları politik baskılardan uzak hareket eder. Merkez bankası bağımsızlığı, hükümet değişikliği durumunda mevcut ülkenin para politikasını koruma amaçlıdır.
Merkez bankaları isim alırken özel bir literatür kullanılmaz. Çoğunlukla ülke ismi alınırken (İngiltere Bankası) bazı bankalar “ulusal” ismini de ekletebilir (İsviçre Ulusal Bankası). Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında olduğu gibi “merkez” adı da bankalara eklenebilir. FED bankası gibi rezerv sözcüğü de adlandırmada kullanılır.
Merkez Bankası Ne Zaman Kuruldu?
Merkez bankalarının kurulumu 17. yüzyıla dayanır. 17. yüzyılda paranın karşılığı altın veya gümüş madenleriydi. 500 yıldır madene karşılık gelen banknotlar hem Asya hem de Avrupa ülkelerinde kabul edilirdi. Orta çağ Avrupa Tapınak Şövalyeleri, merkez bankalarına ait ilk örneklerin oluşmasını sağladı.
Dünya’nın en eski ve ilk bankası Hollandalı iş insanlarının ön ayak olması ile kurulan İsveç Ulusal Bankası’dır. Hemen ardından savaş ödemelerinin yapılması adına İngiltere Bankası kuruldu. Bilinen diğer eski merkez bankaları ise Bulgar Ulusal Bankası ve FED’dir. Çin Halk Bankası ise 1979 yılında bankanın genel işlev ve hacmini arttırarak merkez bankası konumuna gelmiştir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 30 Haziran 1930’da kurulmuş, 1931 yılında faaliyete geçmiştir.
İlk Merkez Bankası Nerede Kurulmuştur?
Merkez bankasının en eski oluşumu Avrupa’ya dayanır. Günümüz anlamına en yakın kuruluş, Ortaçağ Avrupa Tapınak Şövalyeleri ile gerçekleşmiştir. Aynı tarihte Çin, Kubilay Han ile kağıt para varlığını kabul etti. Resmi olarak kurulan ilk merkez bankası ise 1668 yılında İsveç’te kurulan İsveç Ulusal Bankasıdır.
Merkez Bankası Nereye Bağlı?
Merkez bankaları, ait olduğu devletin para ve kredi politikalarını yöneten ve devlete ait tüm iktisadi ve mali işlemleri yapan yasal olarak bağımsız ekonomik kurumlardır. Kağıt para (banknot) basma yetkileri vardır. Merkez bankaları, para basma yetkisi üzerine bağımsız olarak ülkenin para politikasını belirler ve yürürlüğe geçirir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı olan Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü’nün bastığı paraların tedavül edilmesini sağlar.
Merkez Bankası Görev ve Sorumlulukları Nelerdir?
Merkez bankalarının temel görevleri arasında para politikasını belirlemek ve uygulamak, fiyat istikrarını sağlamak, finansal sistemin istikrarını korumak, döviz rezervlerini yönetmek ve ödeme sistemlerini denetlemek yer alır. Avrupa Merkez Bankası (ECB), fiyat istikrarını sağlama görevini, Avro bölgesinde enflasyonu orta vadede %2’nin altında tutma hedefiyle tanımlamaktadır. Para politikası, merkez bankalarının en önemli araçlarından biridir ve genellikle faiz oranlarının ayarlanması yoluyla yürütülür. Merkez bankaları, enflasyonun kontrol altına alınması, ekonomik büyümenin desteklenmesi ve işsizliğin azaltılması gibi hedefler doğrultusunda para politikasını şekillendirirler. Ayrıca, merkez bankaları finansal kriz dönemlerinde likidite sağlayarak ve bankacılık sistemini destekleyerek ekonomik istikrarı korurlar. 2008 ekonomik krizinde, Fed ve ECB gibi merkez bankaları büyük çaplı likidite sağlama operasyonları gerçekleştirmiştir. Merkez bankalarının işlevleri her banka için geçerli değildir. Bir ülkedeki merkez bankası bağımsız değilse bazı işlevleri yerine getiremeyebilir.
Genel anlamıyla merkez bankalarının görevleri şunlardır.
- Para politikasını uygulama
- Para arzının kontrolü
- Son kredi mercii olma
- Döviz ve altın rezervlerini yönetme
- Bankacılık sektörünün kontrolü ve denetimi
- Resmi faiz oranını etkili kılmak
Enflasyon Hedeflemesi Nedir ve Nasıl Uygulanır?
Enflasyon hedeflemesi, merkez bankalarının belirli bir enflasyon oranını hedef alarak para politikalarını bu hedefe ulaşmak için şekillendirdikleri bir stratejidir. İlk olarak 1990'larda Yeni Zelanda Merkez Bankası tarafından uygulanan bu strateji, zamanla birçok ülke tarafından benimsenmiştir. Enflasyon hedeflemesi, para politikası kararlarının şeffaf ve öngörülebilir olmasını sağlar ve bu durum, ekonomik aktörlerin beklentilerini olumlu yönde etkiler. İngiltere Merkez Bankası (Bank of England), 1997 yılından bu yana enflasyon hedeflemesi stratejisini kullanmaktadır ve bu strateji çerçevesinde yıllık %2 enflasyon hedefi belirlemiştir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) da 2006 yılından bu yana enflasyon hedeflemesi stratejisini uygulamaktadır.
Enflasyon Hedeflemesi Nasıl Başarılı Bir Şekilde Yürütülür?
Enflasyon hedeflemesinin başarılı bir şekilde yürütülmesi için birkaç temel unsurun yerine getirilmesi gerekir. İlk olarak merkez bankasının belirlediği enflasyon hedeflerinin kamuoyu tarafından açıkça anlaşılması ve benimsenmesi gerekmektedir. Şeffaflık ve iletişim bu süreçte hayati öneme sahiptir. Kanada Merkez Bankası, düzenli olarak enflasyon raporları yayınlayarak hedeflerini ve bu hedeflere ulaşmak için aldığı önlemleri kamuoyuna duyurur. Merkez bankaları, politika kararlarını ve bu kararların arkasındaki nedenleri kamuoyuna düzenli olarak açıklamalıdır ayrıca enflasyon hedeflemesi için gerekli olan veri ve analizlerin güncel ve güvenilir olması şarttır. Merkez bankaları, ekonomik göstergeleri ve piyasa dinamiklerini sürekli olarak izleyerek enflasyon tahminlerini güncellemelidir. Türkiye’de TCMB, enflasyon hedeflemesini yürütürken bu prensiplere büyük önem vermektedir ve düzenli raporlamalar ile kamuoyunu bilgilendirmektedir.
Enflasyon Hedeflemesi Stratejisi Hangi Ülkelerde Uygulanmaktadır?
Enflasyon hedeflemesi stratejisi, birçok ülke tarafından uygulanmaktadır. Kanada, İsveç, Güney Kore ve Şili gibi ülkeler, uzun yıllardır enflasyon hedeflemesi stratejisini başarıyla uygulamaktadır. Kanada Merkez Bankası, 1991 yılından bu yana enflasyon hedeflemesi stratejisini kullanmakta ve %1-%3 aralığında bir enflasyon hedefi belirlemektedir. İsveç Merkez Bankası, 1993 yılından beri yıllık %2 enflasyon hedefi ile bu stratejiyi sürdürmektedir. Güney Kore Merkez Bankası ise 1998 yılından beri enflasyon hedeflemesini benimsemektedir ve %2 enflasyon hedefi koymuştur. Şili Merkez Bankası 1999 yılından bu yana enflasyon hedeflemesi stratejisini uygulamaktadır.
Döviz Kuru Politikaları Nasıl Belirlenir?
Döviz kuru politikaları, merkez bankalarının ulusal paranın değerini korumak ve döviz piyasalarındaki dalgalanmaları dengelemek için uyguladıkları stratejilerdir. Bu politikalar, sabit döviz kuru rejimi, esnek döviz kuru rejimi ve yönetimli dalgalanma rejimi gibi farklı şekillerde olabilir. Sabit döviz kuru rejiminde, merkez bankası döviz kurunu belirli bir seviyede tutmaya çalışırken esnek döviz kuru rejiminde döviz kuru piyasa koşullarına göre serbestçe dalgalanır. Yönetimli dalgalanma rejiminde ise merkez bankası döviz kurunun aşırı dalgalanmalarını sınırlamak için müdahalelerde bulunur. Döviz kuru politikaları, ticaret dengesi, sermaye akışları ve ekonomik istikrar açısından büyük önem taşır. Türkiye’de TCMB, döviz kuru politikalarını ekonomik koşullara ve piyasa dinamiklerine göre belirleyerek uygulamaktadır.
Sabit Döviz Kuru ve Esnek Döviz Kuru Rejimlerinin Avantajları ve Dezavantajları Nelerdir?
Sabit döviz kuru rejimi, döviz kurunun merkez bankası tarafından belirlenen bir seviyede tutulmasını gerektirir. Bu rejimin avantajları arasında ticaret ve yatırım kararlarında öngörülebilirlik sağlanması, enflasyonun kontrol altında tutulması ve ekonomik istikrarın desteklenmesi yer alır. Hong Kong Para Otoritesi (Hong Kong Monetary Authority), Hong Kong Doları’nın ABD Doları’na sabitlenmiş olması nedeniyle ticari öngörülebilirlik sağlamaktadır ancak sabit döviz kuru rejimi, merkez bankasının döviz rezervlerinin hızla tükenmesine yol açabilir ve ekonomik şoklara karşı esneklik kaybına neden olabilir. Türkiye’de 1980 öncesi sabit döviz kuru rejimi uygulanmış ancak bu rejim ekonomik krizlere ve döviz rezervlerinin hızla tükenmesine neden olmuştur.
Esnek döviz kuru rejimi ise döviz kurunun piyasa güçlerine göre serbestçe dalgalanmasına izin verir. Bu rejimin avantajları arasında, ekonomik şoklara karşı daha büyük esneklik, döviz rezervlerinin korunması ve bağımsız para politikası yürütme imkanı bulunmaktadır. Kanada ve Avustralya, esnek döviz kuru rejimini benimsemiş ve bu sayede dışsal şoklara karşı daha dirençli hale gelmişlerdir ancak esnek döviz kuru rejimi, döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmaların ekonomiye olumsuz etkiler yapmasına neden olabilir ve belirsizlik yaratabilir. Türkiye’de TCMB, yönetimli dalgalanma rejimi çerçevesinde döviz kurunu piyasa koşullarına göre belirli bir esneklik içinde tutmaktadır.
Finansal İstikrar Nasıl Sağlanır?
Finansal istikrar, merkez bankalarının ekonominin düzgün işlemesi ve finansal sistemin dayanıklılığı için sağladıkları bir durumdur. Finansal istikrar, ekonomik büyüme ve kalkınma için gereklidir. Merkez bankaları, finansal istikrarı sağlamak için çeşitli önlemler alır ve politikalar uygular. Bu önlemler arasında makro ihtiyati politikalar, stres testleri, bankacılık sektörü denetimi ve düzenlemeleri gibi araçlar yer alır ayrıca merkez bankaları finansal piyasalardaki aşırı dalgalanmaları ve krizleri önlemek için müdahalelerde bulunurlar. Küresel ekonomik krizler, merkez bankalarının finansal istikrarı koruma konusundaki rollerini daha da önemli hale getirmiştir. TCMB de Türkiye’de finansal istikrarı sağlamak için çeşitli araçlar ve politikalar kullanmaktadır. 2008 küresel finansal krizinde, Bank for International Settlements (BIS), merkez bankalarının finansal istikrarı sağlama konusundaki işbirliğini artırma çağrısında bulunmuştur.
Makro İhtiyati Politikalar ve Finansal İstikrar Nasıl Sağlanır?
Makro ihtiyati politikalar, finansal sistemin dayanıklılığını artırmak ve sistemik riskleri azaltmak için merkez bankaları tarafından uygulanan düzenleyici ve denetleyici politikalardır. Bu politikalar, finansal krizlerin önlenmesi ve ekonomik istikrarın korunması açısından büyük önem taşır. Basel III düzenlemeleri, bankaların sermaye yeterliliğini ve likidite pozisyonlarını güçlendirmeyi hedeflemektedir. Makro ihtiyati araçlar arasında sermaye yeterliliği düzenlemeleri, likidite gereksinimleri, kredi büyüme sınırları ve stres testleri gibi önlemler yer alır. Merkez bankaları, bu politikaları kullanarak finansal kurumların ve piyasa aktörlerinin risklerini yönetmelerine ve olası krizlere karşı daha dirençli olmalarına yardımcı olur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) da makro ihtiyati politikaları etkin bir şekilde kullanarak finansal istikrarı sağlamayı hedeflemektedir.
Merkez Bankasının Görevi Nedir?
Merkez bankalarının başlıca görevi fiyat istikrarıdır. Bankanın söz konusu görevin yanı sıra ülke içindeki paranın artması gerekiyorsa para basma görevi vardır. Para basımının kararını verir ve bu kararı yürürlüğe sokar.
Merkez bankaları devlet adına ödeme ve devlete gelen ödemeleri de tahsis eder. Devletin ‘veznedarlık’ görevini yapar.
Para politikalarını uygularken aynı zamanda talebin de kontrolü merkez bankasının sorumluluğundadır. Faiz oranlarını da takip eder. Banka sektörüne ait tüm düzenleme ve denetim merkez bankasına aittir. Kredi kurumu olması ile de bankaların kredi görevlerini de sürdürür.
Tüm faiz ve rezerv oranlarının kontrolü ve takibi merkez bankası sorumluluğu altındadır.
Merkez Bankası Ne Zaman Özerk Oldu?
Merkez bankaları, ekonomi politikaları gereğince toplum refahını sağlar. Toplum refahının sağlanması fiyat istikrarının sürdürülmesi ile sağlanır. Bu sebeple merkez bankaları bağımsız olmalıdır.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, 25 Nisan 2001 yılındaki kanun değişikliği neticesinde tam bağımsız olmuştur.
Merkez Bankasını Kim Kurdu?
Merkez bankaları ait oldukları ülkelerin finans piyasası için oldukça önemlidir. Para piyasasına giren her ülkenin merkez bankası, ülke kurulumundan itibaren faaliyet gösterir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, 1930’lu yıllarda kurulsa da resmi olarak 1931 yılında faaliyete geçmiştir. Merkez Bankası, İngiltere sermayeli Ottoman Bankası aracılığı ile kuruldu. Cumhuriyetin ilanından sonra adı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası oldu.
Merkez Bankalarının Şeffaflığı ve Hesap Verebilirliği Nasıl Sağlanır?
Merkez bankalarının şeffaflığı ve hesap verebilirliği, para politikalarının etkinliği ve güvenilirliği açısından kritik öneme sahiptir. Şeffaflık, merkez bankalarının politika kararlarının ve ekonomik değerlendirmelerinin kamuoyu ile açık bir şekilde paylaşılmasını içerir. İngiltere Merkez Bankası (Bank of England), düzenli olarak enflasyon raporları ve ekonomik değerlendirmeler yayınlayarak şeffaflığı sağlamaktadır. Hesap verebilirlik ise, merkez bankalarının belirlenen hedeflere ulaşma konusundaki performanslarının değerlendirilmesini ve gerektiğinde kamuoyuna ve ilgili kurumlara hesap vermelerini gerektirir. Bu iki ilke, merkez bankalarının güvenilirliğini artırır ve piyasa aktörlerinin merkez bankalarına olan güvenini pekiştirir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) da şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine büyük önem vermekte ve para politikası kararlarını ve ekonomik değerlendirmelerini düzenli olarak kamuoyu ile paylaşmaktadır.
Merkez Bankası Nerelerde Var?
Merkez bankaları, ait oldukları ülkelerin her şehrinde olabilir. İdari binaları ise başkentlerinde bulunur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 21 ilde şubesi bulunur. İdari merkezi başkent Ankara’dadır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası binası ise İstanbul’da yer alır.
Merkez bankalarının uluslararası temsilcileri de bulunur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın New York, Londra, Frankfurt, Tokyo, Doha, Pekin ve Washington olmak üzere yedi adet elçiliği bulunmaktadır.
Merkez Bankası Ne İşe Yarıyor?
Merkez bankaları para politikalarını yönetmek amacıyla çeşitli araçlardan faydalanır. Para talebi ile ilgili değişiklik yapmak istediğinde enflasyon veya deflasyonun yaşanmasını önler. Para talebinin kontrolü ile ekonominin durgunluk diğer adıyla yavaşlama döneminden çıkarılmasını sağlar.
Faiz oranlarının takibi sürecinde gerektiği takdirde genişletici ya da daraltıcı yöntemler uygulayabilir. Genişletici para politikasını uyguladığı takdirde ekonomi canlanır ve faiz oranları düşer. Daraltıcı yöntemler uygulanırsa faiz oranları yükselir ve ekonomi yavaşlar. Bu dengenin sağlanması merkez bankasının işidir.
Bankaların merkez bankasına yönelik kredi başvurularını düzenler. Bu düzenlemeler ile yerel bankaların faiz oranlarını da hesaplar. Bu orana reeskont adı verilir. Ekonomik duruma göre bu oranların düzenlenmesi sağlanır.
Merkez bankası, kendi bünyesinde karşılık ayırmak zorundadır. Bu karşılık üzerinden düzenleyici işlemler yapabilir. Devletin kasası konumundadır. Tüm yetkileri doğrultusunda ekonomik düzenin kurulmasını sağlar.
Merkez Bankasını Kim Denetler?
Merkez bankalarının hepsinde denetim, iç denetim ve dış denetim olmak üzere iki ayrı koldan yapılır.
İç denetim, Genel Kurul’un Banka Meclisi’nin vermiş olduğu raporların tümünü inceler ve karar verir. Bu raporların hazırlanmasını ise Denetleme Kurulu üstlenir. Denetleme Kurulu her yıl bu raporları Genel Kurul’a yönlendirir ve bir kopyasını Cumhurbaşkanına verir.
Dış denetim, yılda iki defa olmak üzere Cumhurbaşkanının denetleme yetkisi bulunur. Denetim sonucunda alınan raporlar, TBMM’nin Plan ve Bütçe Komisyonları tarafından değerlendirilir.
Merkez Bankasının Diğer Bankalardan Farkı Nedir?
Merkez bankaları diğer bankalardan farklı olarak son kredi merciidir. Alınan kararlar ülkede yaşayan her vatandaşın günlük yaşantısını etkiler. Faiz oranlarına yönelik politikalar oynar ve ekonomik hayatı düzenler.
Merkez bankaları diğer bir fark olarak devletin kasası niteliğindedir. Yapılan tüm ödeme ve tahsisler merkez bankaları tarafından sorumludur.
Merkez Bankasına Para Nereden Gelir?
Merkez bankaları, diğer bankalara verdiği borcun faizi ile kar oranı elde eder. Yerel bankalar sıklıkla merkez bankalarından borç alırlar. Alınan borç üzerine faiz uygulanır ve bu faiz üzerinden para geliri elde edilir.
Elde edilen kar oranının küçük bir kısmı hisse sahiplerine dağıtılır. Asıl kısmı ise hazineye devredilir. Maden ve döviz rezervlerinden gelen kar artışları ayrı bir hesapta incelenir.