LIBOR Nedir?
LIBOR Nasıl Hesaplanır?
LIBOR, büyük bankaların her iş günü içerisinde, belirlenen saatlerde bildirdikleri faiz oranlarının ortalaması alınarak hesaplanır. Bankalar, birbirlerine borç verirken uyguladıkları faiz oranlarını belirler ve bu oranlar bağımsız bir kurum olan Intercontinental Exchange (ICE) Benchmark Administration tarafından toplanır, toplanan verilerden "aşırı uç değerler" çıkarıldıktan sonra kalan değerlerin ortalaması alınarak günlük LIBOR oranları belirlenir.
LIBOR’un Tarihçesi ve Gelişimi
1986 yılında British Bankers' Association (BBA) tarafından oluşturulan ve başlarda sadece ABD Doları, İngiliz Sterlini ve Japon Yeni olarak üç para birimi ile ve dört farklı vade için hesaplanan LIBOR, zamanla daha fazla para birimi ve vade için hesaplanmaya başlanmıştır. 1990’larda, daha fazla finansal ürün ve piyasa katılımcısının LIBOR’u benimsemeye başlamasıyla Uluslararası Para Fonu (IMF) raporlarına göre, 1990'ların sonlarına doğru global finans piyasalarının merkezinde yer almaya başlamıştır.
LIBOR hesaplama sürecinin güvenilirliği ve şeffaflığı, finans piyasalarına güvenin sürdürülmesi açısından büyük öneme sahiptir. LIBOR'un hesaplanma süreci, manipülasyona açık olduğu için geçmiş dönemlerde çok eleştirilmiştir. 2008 yılında bu konuda ortaya çıkan manipülasyon skandalı ile bankaların oranları kasıtlı olarak değiştirdiği ortaya çıktı ve bu skandal, piyasalarda büyük bir güven kaybına yol açtı. Skandal sonrasında ise LIBOR’un hesaplanma ve denetlenme süreçlerinde köklü değişiklikler yapılarak süreç daha şeffaf hale getirilmiş ve 2014 yılında LIBOR’un yönetimi ve denetimi ICE Benchmark Administration’a devredilmiştir.
Mali Tutum Otoritesi Financial Conduct Authority (FCA) tarafından yapılan soruşturmalar, bazı büyük bankaların kendi ticari kazançları için LIBOR oranlarını kasıtlı olarak değiştirdiğini göstermiştir.
LIBOR Skandalı Nedir ve Sonuçları Nelerdir?
2008 yılında ortaya çıkan LIBOR skandalı, bazı büyük bankaların LIBOR oranlarını manipüle ettiğini ortaya koymuştur. Bazı bankalar kendi finansal durumlarını daha iyi göstermek veya türev ürünlerden kazanç sağlamak amacıyla oranları kasıtlı olarak yüksek veya düşük bildirmiştir. Bu skandal ile piyasalarda büyük bir güven kaybı oluşmuş ve birçok bankaya ağır para cezaları verilmiştir. Manipülasyona adı karışan bankalar yüklü para cezalarına çarptırılmıştır.
LIBOR skandalı sonrasında hesaplama ve denetlenme süreçlerinde köklü değişiklikler yapılmış, şeffaflığa ve denetime önem artmış ve manipülasyon riskini azaltmak amacıyla yeni düzenlemeler getirilmiştir. Skandal sonrası piyasalarda alternatif referans faiz oranlarına yönelme başlamıştır. Uluslararası Para Fonu (IMF) raporları, LIBOR’un güvenilirliğini sağlamak amacıyla yapılan bu değişimlerin, piyasalarda istikrarın sağlanmasına katkıda bulunduğunu göstermektedir.
LIBOR’un Reel Piyasalardaki Önemi Nedir?
LIBOR, küresel finansal piyasaların işleyişinde kritik bir rol oynamaktadır. LIBOR’un doğru bir şekilde hesaplanması ve güvenilirliği, finansal piyasalarda istikrarın sağlanması için hayati öneme sahiptir. Herhangi bir borsada manipülasyon veya yanlış hesaplama, dünya genelinde milyonlarca finansal işlemi etkileyebilir ve ekonomik istikrarı tehdit edebilir.
Uluslararası Ödemeler Bankası (Bank for International Settlements-BIS) tarafından yapılan araştırmalara göre, birçok finansal ürün ve işlem LIBOR oranına dayanarak fiyatlandırılmaktadır ve bu nedenle LIBOR, finansal piyasaların istikrarı için hayati öneme sahiptir. Mortgage kredileri ile değişken faizli mortgage kredisi faiz oranının belirlenmesinde LIBOR kullanılır, türev ürünler, faiz oranı swapları, vadeli işlem sözleşmeleri ve opsiyonlar gibi türev ürünlerin fiyatlandırılmasında LIBOR referans alınır. Büyük şirketlerin çıkardığı tahvillerdeki faiz ödemeleri de LIBOR’a endekslenir. Bankalar arası kısa vadeli borçlanma işlemlerinde de LIBOR oranları kullanılırken bazı öğrenci kredilerinde de LIBOR oranlarına göre faiz belirlenmektedir.
LIBOR’un Alternatifleri Nelerdir?
Yaşanan manipülasyon skandalı ve bunun tekrarlayabilecek olması tehlikesi sebebiyle LIBOR için alternatif referans faiz oranları geliştirilmiştir. LIBOR alternatifleri şunlardır:
- Güvenli Gecelik Finansman Oranı (SOFR-Secured Overnight Financing Rate): Amerikan Doları için en yaygın alternatiftir. ABD’deki kısa vadeli repo piyasasındaki işlemlere dayanır. Federal Reserve tarafından yayınlanan SOFR, daha geniş ve derin bir piyasa temel alınarak hesaplanır.
- İsviçre Frangı Gecelik Ortalama Oranı (SARON-Swiss Average Rate Overnight): İsviçre Frangı için referans olarak kullanılır. SIX Swiss Exchange tarafından hesaplanan SARON, İsviçre Frankı repo piyasasındaki işlemler üzerinden belirlenir.
- Tokyo Gecelik Ortalama Oranı (TONA-Tokyo Overnight Average Rate): Japon Yeni için kullanılan referans faiz oranıdır. Bank of Japan tarafından belirlenen TONA, Japonya’daki gecelik borçlanma piyasasındaki işlemler üzerinden belirlenir.
- Euro Kısa Vadeli Oranı (€STR-Euro Short-Term Rate): Euro bölgesinde kullanılan kısa vadeli referans faiz oranıdır. European Central Bank (ECB) tarafından yayınlanan €STR, Euro bölgesindeki kısa vadeli para piyasası işlemlerine dayanır.
- İngiliz Sterlini Gecelik Endeks Ortalama (SONIA-Sterling Overnight Index Average): İngiltere’de İngiliz Sterlini için kullanılan alternatif referans faiz oranıdır. Bank of England tarafından yönetilen SONIA, kısa vadeli borçlanma piyasasında gerçekleştirilen işlemlere dayanır.
Yukarıdaki alternatiflerin tamamı, LIBOR’un yerine geçecek şekilde düzenlenmiş ve finansal piyasalarda kullanılmaya başlanmıştır.
LIBOR’un Geleceği Ne Olacak?
Alternatif referans faiz oranlarının benimsenmesiyle LIBOR’un geleceği değişip şekillenecektir. 2021 yılı sonu itibarıyla LIBOR’un aşamalı olarak kaldırılması planlanmış ve bu süreçte alternatif referans faiz oranlarının kullanılması teşvik edilmiştir. 2023 yılından itibaren birçok finansal ürün ve işlemde, LIBOR yerine alternatif oranların kullanılması başlamıştır. Gelecek dönemde, alternatif referans oranlarının daha güvenilir olması beklenmektedir. Finansal İstikrar Kurulu (Financial Stability Board-FSB) ve diğer otorite kurumlar, yeni standartların oluşturulması ve alternatif oranların kullanımının artmasının, finansal piyasalarda güvenin yeniden tesis edilmesine katkıda bulunacağını öngörmektedir.