Özellikle ülkelerin sanayileşebilmesi ve bu yönde ortaya çıkan rekabetlerinde en etkili faktörlerin başında hiç kuşkusuz enerji geliyor. Günümüzde fosil yakıtların Dünyaya verdiği zarar ve geri dönüşümü olmayan tüketimleri sebebiyle; enerji konusunda daha hesaplı, tam verimli, dışa mümkün olduğunca az bağımlı ve temiz enerji tüm ülkelerin gündemi olmuş durumda.
Ülkemizde Temiz Enerji Ne Durumda?
Ülkemizde birincil enerji üretiminin %14’ü hidrolik enerji, %2’si doğalgaz, %4’ü kömür, %50’si linyit, %2’si güneş, %2’si jeotermal (elektrik), %8’i odun ve %1’i jeotermal (ısı) gibi kaynaklardan karşılanmakta. Enerji tüketimindeki enerji kaynaklarının payları ise %33 doğalgaz, %27 petrol, %15 taş kömürü, %14 linyit, %4 hidrolik, %2 odun, %2 petrokok, %1 jeotermal, %1 bitki-hayvan atıkları, %1 güneş, %1 jeotermal, şeklindedir.
Enerji ihtiyacının %60'ının karşılandığı petrol ve doğalgaz büyük oranda ithal edilmektedir. Bu durumu en düşük seviyeye indirmek, enerjideki cari açığı düşürmek, temiz ve tamamen yerli üretime geçmek elbette mümkün. Bu konuda ülke kaynakları da düşünüldüğünde en etkili ve gündemdeki yöntem yenilenebilir enerji kaynakları. Ülkemiz sahip olduğu çeşitli yenilenebilir ve temiz enerji kaynakları konusunda dünyada 5. sırada yer alıyor.
Yenilenebilen ve Temiz Enerji Nedir?
Yenilenebilir enerjiyi basit olarak özetlememiz gerekirse sürekli devam eden doğal süreçlerdeki var olan enerji akışından elde edilen enerji şeklinde ifade edebiliriz. Kaynağın tükenme hızından daha çabuk bir şekilde kendini yenileyebilmesiyle açıklanabilir. Yani en net örneğiyle bir güneş panelinin ürettiği enerji güneşin toplam enerjisinin yanında çok küçük kalır. Panelin ürettiği enerjinin tükenmesinden çok daha kısa sürede güneşin kendini yenilemesi şeklinde de düşünebiliriz. Bu enerji kaynaklarının teorik olarak tükenmesi mümkün olmadığından ve sağladığı enerjinin çevreye zararı olmamasından yenilebilen yani temiz enerji olarak geçmektedir. Bu enerji kaynaklarının oldukça fazla çeşidi mevcut: Güneş, Rüzgâr, HES, Jeotermal, Biyokütle, Gelgit, Dalga Enerjisi.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının bu kadar gündemde olmasının bir diğer sebebi de küresel ısınma ve iklim değişiklikleri. Günümüzde hemen hemen her alanda kullandığımız fosil yakıtlar insan ve çevre açısından büyük tehlikelere yol açmakta. Sürdürülebilirliği bulunmayan bu kaynakların elbet bir gün tükenecek olması da cabası. Bu fosil yakıtların iklim değişikliğine sebep olmasının temel sebebi yakılmaları sonucu ortaya çıkan sera gazlarından -Karbon dioksit (CO2), Metan (CH4), Nitröz Oksit (NO2), Hidroflorür karbonlar (HFCs)- gibi kaynaklanıyor. Bu gazların ısı tutma özellikleri sebebiyle doğal döngü sürdürülemiyor ve gün boyunca güneşten gelen enerji uzaya aktarılacakken bu ısı tutucu gazlar sebebiyle atmosferde takılı kalmış oluyor. Böylece dünyanın artan ısısı sonucunda sıcaklıklarda anormal artışlar, iklimlerde kayma ve ekolojik dengede bozulmalar meydana geliyor.
Türkiye’de Yenilenebilen Enerji Üretimi Nasıldır?
Ülkemizde büyük önem taşıyan yenilenebilir enerjinin resmi alt yapısı 2005'te çıkartılan Yenilenebilir Enerji Kanunu (YEK) ile gerçekleşmiştir. Türkiye, 2013 yılında yenilenebilir enerjide dünya ortalamasının üzerinde bir başarıyla üretim gerçekleştirmiştir. 2015 yılı sonundan itibariyleyse ülkemiz elektriğinin %32.5' ini yenilenebilir enerji kaynaklardan sağlamıştır. Bu enerjinin kaynaklara göre dağılımı ise %25 hidroelektrik, %4.4 rüzgâr, %0.4 jeotermal, %31.4 biyogaz ve diğerleri şeklindedir.
Türkiye 257 rüzgâr ve 6 bin 410 güneş santrali ile elektrik üretimine devam ediyor. Rüzgâr tribünlerinde Ege, güneş enerjisinde İç Anadolu bölgeleri ön plana çıkmış durumda.
Türkiye genelinde 171 adet rüzgar santrali var. Tarım, sanayi kuruluşları, üniversiteler, belediyeler ve özel kurumlar tarafından işletilen bu santrallerden ciddi bir enerji akışı sağlasa da üretilen bu enerji daha çok lokal ihtiyaçlar için kullanılıyor. Türkiye’de rüzgar enerjisinin kullanım oranı Dünyaya göre oldukça düşük. Ama bu alanda gerçekleştirilen çalışmalar önemli ölçüde umut vermekte. Özellikle İzmir, Balıkesir ve İstanbul’un dağlık kesimlerinde bulunan rüzgar tribünlerinin yakın zamanda Karadeniz’de faaliyete geçmesi bekleniyor.
Türkiye’nin bulunduğu jeopolitik konumu güneş enerjisinden yararlanma açısından çok verimlidir. Ülkemizde toplam 1644 adet güneş enerjisi santrali bulunmaktadır. Ülkemizde Güney bölgelerden Kuzeye doğru gidildikçe güneşlenme miktarı azalmaktadır. Bu sebeplerden Karadeniz en az güneşlenmeye sahip bölgemizdir. Verimlilik açısından daha çok Akdeniz İç Anadolu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde tercih edilen güneş enerjisi sistemleri, elektrik enerjisinden ziyade sıcak su, yüzey ısıtma ve soğutma ürün kurulanması veya sanayi alanlarında pişirme, buhar, kurutma gibi işlemlerinde yaygın olarak kullanılır.
Yukarda da bahsettiğimiz gibi ülkemizde özelikle son yıllarda enerjide dışa bağımlılığı azaltmak ve bu yolla yurtdışına ödenen parayı en alt seviyeye indirmek için yenilenebilir enerji projeleri büyük önem taşıyor. Hem güneş enerjisinde hem de rüzgarda tam verim ve üst enerjiye ulaşabilmek için çeşitli yatırımlarda bulunuluyor.
Komşu ülkelere göre Türkiye’nin bu alandaki en büyük avantajı ise rüzgarda frekansın, güneşte ise güneşlenme süresinin çok daha yüksek olması. Türkiye’nin yenilenebilir enerjideki en önemli adımlardan biri de özellikle güneş enerjisinde oldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bu alanda hem üreticiyi hem de tüketiciyi destekleyici adımlar atıyor.
Yeşil Tarife Nedir?
Yenilenebilen ve temiz enerjinin ülkemizde teşvik edilmesi ve yaygınlaştırılması için başlatılan bir diğer proje de Yeşil Tarife. Uygulamaya ilişkin yasal düzenleme Şubat ayında Mecliste incelenmişti. Altyapısı tamamlanan uygulama nihayet Ağustos ayı itibariyle kullanılmaya başlandı.
Bu uygulamaya göre elektrik aboneleri kullanacakları enerjinin kaynağını kendileri belirleyebilecekler. Temel amacı sürdürülebilir enerji kaynaklarını yaygınlaştırıp, teşvik etmek olan bu projede aboneler enerjilerinin hangi kaynaktan geldiklerine kendileri karar verebilecek.
Kısaca YETA olarak ifade edilen Yenilenebilen Tarife yani Yeşil Tarife, abonelerin yazılı olarak dağıtıcıya başvurması ile onaylanıyor. Başvuruda bulunan abonelerin faturalarında artık temiz enerji kaynağı kullandıklarına dair çevre dostu bir simge de bulunacak.
Yeşil tarife uygulaması tamamen gönüllü olup kullanıcıların katılımlarında herhangi bir yükümlülük bulundurmuyor. Bir takvim yılı içinde en fazla iki kez başvuru yapılabilecek olan sistemde asıl amaç tüketiciyi de YEK (Yenilenebilir Enerji Kaynakları) konusunda etkin kılmak. Vatandaşın kendi elektrik kaynağını seçmesi bir nevi arz-talep konusunda da önem taşımakta. Sektörün gideceği yönde ve yatırımlarda artık vatandaşın da somut ve gözle görülür bir etkisi olmuş olacak. Aynı zamanda kullanıcılar talepleriyle yatırımlar konusuna etkin bir şekilde yön veriyor olacaklar. Çalışmalardaki katılımın artması yatırım oranlarını dolayısıyla da temiz enerjiyi alanında daha yoğun çalışmayı beraberinde getiriyor. Sivil teşvik olarak nitelendirebileceğimiz bu çalışma vatandaşın tüketimi kadar üretime katkısı anlamında da çok kıymetli.
Bu çalışmalar sonucunda temiz enerji kaynakları ile elektrik üretmiş olan şirketler Yenilenebilir Enerji Kaynak Belgesi (YEK-G Belgesi) ile güvenilir bir şekilde sertifikalanacak. Kullanıcıların YEK tarafından üretilen enerjiyi kullanıp kullanmadıkları da bu sayede şeffaf bir şekilde kanıtlanmış olacak. Tüketici tam anlamıyla seçtiği yenilenebilir enerji kaynağından saf bir şekilde emin olabilecek.